HAMAM BÖCEĞİ (ÖYKÜ) - Yazan: gitarisyen

gitarisyen

Aşk şarkıları söylemeyi bıraktığımız gün

her şeyimizi yitirdik biz. İşte o yüzden

hep aşk şarkıları söylüyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HAMAM BÖCEĞİ

 

Yazan: gitarisyen

 

“Korkuyorsunuz,” dedi. “Korkuyorsunuz ve bu yüzden bizi öldürüyorsunuz. Aslında bizden iğrendiğiniz için öldürmüyorsunuz. Kendi içinizdeki korkuyu bastırmak, kendinizi bizim karşımızda güçlü hissetmek için öldürüyorsunuz!”

Burnumun ucunda duran hamam böceğinin bir insan gibi konuşması nedense bana garip gelmemişti de, bu sözleri garip gelmişti. Gözlerini gözlerime dikmiş, antenlerini sallıyor ve kendinden emin bir şekilde konuşuyordu. Simsiyah ve iri bir hamam böceğiydi. Ben yatağımda tam uykuya dalmak üzereyken, hatta belki de dalmışken ve uykuyla uyanıklık arasındayken büyük ihtimalle tuvalet ya da banyodan gelmiş, yatağıma tırmanmış, burnumun üzerine kadar çıkmıştı. Onu kovmak, burnumdan atmak için elimi kaldırmaya çalışmış ama başarılı olamamıştım. Zira halk arasında “karabasan” ya da “enkebit” olarak adlandırılan uyku felci durumu yaşıyordum. Hani bilirsiniz, gecenin bir yarısı uyanırsınız; bilinciniz yerindedir, etrafınızda olan bitenin farkındasınızdır ama vücudunuzu bir türlü kıpırdatamazsınız; elinizi, kolunuzu oynatamaz, bağırmaya çalıştığınızda sesinizi çıkaramazsınız. İşte ben de böyle bir durumdaydım ve ilk defa bu kadar yakından gördüğüm bu iri, siyah hamam böceğinin konuşmasını dinlemek zorundaydım.

“Korktun mu?” diye sorarak konuşmaya başlamıştı burnuma ilk tırmandığında. Benim cevap ver(e)mediğimi görünce - ki, sanırım cevap veremeyeceğimi biliyor ya da hissediyordu – konuşmaya devam etti. “Evet,” dedi. “Korktun. Aslında sen ve türdeşlerin hep korktunuz bizden. O yüzden de bizi gördüğünüz yerde ezerek öldürüyorsunuz.”

Sonra biraz durdu, antenlerini oynattı, burnumun üzerinden gözlerime biraz daha yaklaşarak “Korkuyorsunuz,” dedi. “Korkuyorsunuz ve bu yüzden bizi öldürüyorsunuz. Aslında bizden iğrendiğiniz için öldürmüyorsunuz. Kendi içinizdeki korkuyu bastırmak, kendinizi bizim karşımızda güçlü hissetmek için öldürüyorsunuz!”

Aslında ona cevap vermek, hayatım boyunca hamam böcekleri de dahil olmak üzere neredeyse hiçbir böceği öldürmediğimi söylemek istiyordum ama birden aklıma tek tük öldürdüğüm böcek ve sinekler gelince vazgeçtim. Üstelik yaşadığım uyku felcinden dolayı herhangi bir şey söyleyebilmem de olanaksızdı zaten.

Burnumun üzerinde, gözlerimin tam önünde duran bu gece ziyaretçisi, bir şeyler düşünüyormuş veya birilerine acıyor ya da tiksiniyormuş gibi kafasını oynattıktan sonra tüylü ön sol bacağını havaya kaldırarak hırıltılı sesiyle konuşmasını sürdürdü:

“Gücünüze gidiyor. Küçücük, iğrenç yaratıklar olarak gördüğünüz bizlerin, siz öldükten sonra mezarınızda sizleri yiyecek, kemirecek, bitirecek olması zorunuza gidiyor. Öldükten sonra bile büyük bir hataya düşerek ‘onur’ olarak adlandırdığınız o kahrolası gururunuzu inciteceğimizi düşünmeniz bizden korkmanıza neden oluyor. Bir kedi kadar büyük olsaydık belki de evinizde besleyip seveceğiniz bizleri, küçük olduğumuz ve bizden iğrendiğiniz için öldürmüyorsunuz. Küçük olmamıza rağmen bizden korkmayı hazmedemediğiniz için öldürüyorsunuz bizi! Ne kadar küçük olursak sizin korkunuz da o kadar büyüyüp büyüklüğünüz küçülüyor! Küçük boyutlarımıza rağmen sizi korkutmamız, büyük cüssenizin yanında daha da büyük gururunuzu paramparça ediyor.”

Hamam böceği bunları söylerken yavaş yavaş kendime gelmeye, kaslarımın gevşemeye başladığını hissettim. Sanırım – tüm uyku felçlerinde olduğu gibi – birden tekrar uykuya dalıp birkaç saniye içinde bu durumdan çıkmış olarak uyanacaktım. Ama bu geceki uyku felcimde bana eşlik eden tüylü, iri, siyah hamam böceği de kendime geleceğimi hissetmişti ve galiba bu yüzden arkasını dönerek burnumdan inmek üzere hamle yaptı. Tam burnumdan dudaklarıma inecekken birden döndü ve “Hoşça kal!” dedi, “Bir daha beni görmeyeceksin. Tabii yaşarken. Ama sen ölünce… Sen ölünce ben ve tüm dostlarım mezarında seni bekliyor olacağız!”

İşte tam o esnada ani bir uykuya dalarak birkaç saniye sonra da uyandım. Uyku felci durumum geçmişti. Sırt üstü yatıyordum ve bir müddet karanlıkta tavana baktım. Sonra baş ucumdaki gece lambasını yaktım ve sağ tarafıma dönerek kafamı yastığa koydum. Gözlerim yastığıma bakar şekilde beş on saniye kadar durduktan sonra yastığın ucundan sallanan iki küçük anten, sonra küçük siyah bir kafa gördüm. Küçük bir hamam böceğiydi. Yastığın üst tarafına tırmandı, bir müddet bana baktı; hiç de korkmuş görünmüyor ve kaçmak için hiçbir hamle yapmıyordu. Hareketsiz durarak onu izledim, o da bana baktı uzun süre. Sonra arkasını döndü ve hızlıca kayboldu. Yatağımdan hemen kalkıp odanın her tarafında onu aradıysam da bulamadım.

Gitmişti. Ama gitmeden önce kafasını öne eğip antenlerini oynatarak bana selam verdiğini ve gülümsediğini çok iyi biliyordum…

 

(30 Kasım 2024)
gitarisyen
(M. Feridun Gülsan)
"ÖYKÜLERİM"
Menüsüne Git

 

"EDEBİYAT"
Ana Menüsüne Git

 

"ANA SAYFA"YA GİT

 

 

Site Tasarımı: gitarisyen © 2011